Dr. Makbule Erdem Muayenehanesi
Adres
Çukurambar, Ankara
Hizmet Saatleri
Pzt - Cmt: 09:00 - 19:00

PRP Tedavisi

 PRP genç kalmak isteyen kişiler tarafından oldukça sık tercih edilen bir yöntemdir.  PRP tekniğinde kişinin kendi kanı kullanılır. Bunun sonucu alerjik reaksiyon ya da uyumsuzluk gibi sorular görülmez.  PRP estetik görüntü üzerinde oldukça etkili bir yöntemdir, bunun yanında birçok sağlık sorununun da tedavisine yardımcı olur.

PRP Nedir?

PRP, pıhtılaşma hücresi (platelet)  ve trombosit bakımından zenginleştirilmiş kan demektir. Kişinin kendi kanından elde edilir.  Platelet Rich Plasma olarak bilinen tedavisini kısaltılmış halidir. PRP medical bir uygulamadır.

Kanda önemli hücrelerden biri olan trombositlerin ana görevi damar bütünlüğü zarar gördüğünde kanamayı durdurmak ve hasarı onarmaktır. Bu özellikleri sayesinde oluşan yaraların hızlı bir şekilde  tedavi olmasını sağlar.  PRP, trombositlerin bu özelliğinden daha fazla yararlanarak tedavi sunar. 

PRP Ne İçin Yapılır?

Medical bir tedavi olan PRP, cildi gençleştirmek, ağrı tedavisi, ortopedik sorunlar, saç dökülmesi, leke tedavisi, ağız sağlığı gibi birçok sağlık sorunu için yapılır. PRP uygulamasında ilaç kullanılmaz, kişinin kendi kanı ilaç haline getirilir.

PRP Nasıl Uygulanır?

PRP uygulamasında önce hastadan steril şartlarda kan alınır ve özel bir tüpün içine konulur. Tüpler santrifüj cihazına yerleştirilir. Santrifüj cihazı yüksek hızla dönen bir cihazdır. Kanda bulunan platelet hücrelerinden zengin plazma hücreleri elde etmek için belli bir hız ve süre bu cihazda kanın  kalması gerekir.

Elde edilen PRP  karışımı enjeksiyon yöntemiyle sorunlu bölgeye uygulanır.

PRP sadece doktorlar tarafından uygulanması gereken bir tedavi yöntemidir.

PRP’nin Faydaları Nelerdir?

PRP, sivilce ve yara lekelerini giderir. Ciltte meydana gelen kırışıklık, sarkma, cilt çatlaklarını yok eder. Saç dökülmesini durdurur. Ameliyatsız aşil tendonu kopmasını tedavi eder. Akut ve kronik ağrı tedavisinde kullanılır. Diş implantı sonrası yara tedavisinde kullanılır. Cilde esneklik ve canlılık kazandırır. Lazer sonrası cildi hızla onarır. Ortopedik birçok hastalığın tedavisinde kullanılır.

PRP Tedavisi Ne Kadar Sürer?

PRP tedavisi ortalama olarak 3-4 seans, 2-4 hafta aralıklarla uygulanır. Bu süre kişiden kişiye, uygulanan bölgenin sorununa göre değişiklik gösterir. Duruma göre PRP ve mezoterapi kombine edilerek tedavi yapılır.  Tedavi seansları sonrası yılda bir-iki defa koruyucu işlem yapılabilir. 

PRP’nin Etkisi Ne Zaman Görülür?

Uygulam sonrası ciltte farklılıklar kendini gösterir, cilt gerilir ve daha parlak hale gelir. PRP’nin kalıcı etkisi 3-4 seans sonrası ortaya çıkar.

PRP Kimlere Uygulanır?

PRP uygulamasında kişinin vücudundan az miktarda kan alınır.  Vücudundan az miktarda kan alınmasına engeli olmayan, cildinde, saçında yada diğer hastalıklarda ihtiyaç olduğu düşünülen her kese PRP uygulanabilir. 

PRP Kimlere Uygulanmaz?

PRP, hamilelere, kan sulandırıcı ilaç kullananlara, ailesinde kanser öyküsü olanlara, kan hastalığı olanlara, Sorunlu bölgede iltihap ve enfeksiyon olanlara, emziren annelere yapılmaz.

PRP Evde Yapılabilir mi?

PRP doktor tarafından, steril koşullarda yapılması gereken medikal bir işlemdir. İşin eğitimini almamış kişiler tarafından yapılan işlem istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Piyasada satılan PRP kitleri medical bir üründür ve mutlaka doktor tarafından kullanılmalıdır.  PRP kiti satın alınarak evde yada “merdiven altı” tabir edilen, işin ehli olmayan kişiler tarafından yapılan PRP yapılması asla önerilmez. 

Saç PRP Tedavisi

Saç  için PRP tedavisi, kişinin kanının alındığı, kanın özel yöntemle trombosit bakımından zengin hale getirildiği  ve saç derisine uygulandığı medical yöntemdir.  

PRP, normal kanın içinde bulunan trombosit sayısının 4-5 katı fazla trombosit içeren plazmadır. Bu plazma barındırığı yüksek oranda trombosit sayesinde uyuyan kıl foliküllerini uyandırır ve canlandırır. Ayrıca kolajen üretimini artırır.  Böylelikle yeni saç telleri çıkar ve saçlar daha hacimli, daha canlı görünür. 

PRP tedavisi kadınlar ve erkekler arasında en yaygın kullanılan yöntemlerden biridir. Tedavi hem kadınlara hem de erkeklere uygundur.

PRP saç faydaları şunlardır:

  • Uyuyan saç foliküllerini uyandırır
  • Saç dökülmesini önler
  • Saç ekimi sonrası oluşan yaraların hızlı iyileşmesini sağlar
  • Saçların daha kalın, canlı ve hacimli olmasını sağlar

PRP Saça Nasıl Uygulanır?

Kişiden alınan kan PRP plazma haline getirilir.  PRP tedavisi uygulanacak kişinin saç derisine topikal anestezik krem uygulanır. Ardından trombosit bakımından zengin plazma (PRP) saç derisine enjekte edilir. Sonrasında kişinin saç derisi temizlenir. PRP tedavisi gören kişi uygulama sonrası günlük yaşantısına dönebilir.

PRP Saç Kaç Seans Yapılmalı?

PRP saç tedavi seansı kişiden kişiye değişir. Saç dökülmesini önlemek için 2 haftada bir PRP saç önerilir.  3-4 ay süren tedavi sonrası saç dökülmeleri durur, parlak, hacimli saçlar elde edilir.

PRP saç tek başına kullanıldığı gibi saç ekimini desteklemek için de kullanılabilir. 

Saç ekimi ile PRP kombini saçların daha hızlı çıkmasını sağlar, yaraların daha hızlı tedavi edilmesine yardımcı olur.

Yüz PRP Ne İşe Yarar?

Yüz PRP medikal estetik tedavisinde en sık kullanılan yöntemlerden biridir.  Yüz PRP tedavisinin etkisi dolgu gibi diğer uygulamalardan daha geniş alanda görülür. Yüz PRP kalıcı bir tedavi olup cildin büyük bir bölümüne uygulanır. 

Yüz PRP Faydaları Nelerdir?

Yüze yapılan PRP cilt üzerinde oldukça etkilidir. Hiçbir ilaç kullanılmadan yapılan bu işlemin faydaları şunlardır:

  • Yüzde oluşan kaz ayakları ve kırışıklıklar yok olur
  • Güneş ve cilt lekeleri kaybolur
  • Doğum lekeleri için kullanılır
  • Cilt canlı, sağlıklı ve parlak bir görünüm elde eder
  • Sivilce ve akne izleri giderilir
  • Cilt onarılır ve tedavi edilir

Yüz PRP Kaç Seans Yapılır?

PRP seansları kişinin ihtiyacına göre değişir. Ortalama olarak 15 gün arayla seans yapılması uygun görülür. Yüz bölgesine uygulanan PRP seansları kişiden kişide 3 ila 8 senas arası değişebilir.

PRP’den Sonra Yüz Yıkanır mı?

PRP işleminden sonra ilk 6 saat içinde yüz yıkanmamalı, herhangi bir krem ya da kozmetik ürün kullanılmamalıdır.

Ozon Tedavi

Güneşten yayılan ultraviyole ışınlara karşı koruyucu bir kalkan görevi gören ozon, insan sağlığı içinde oldukça faydalıdır.   1902 yılında Dr. H.J Clarke tarafından diyabet, anemi gibi hastalığın tedavisinde  ozon kullanılmaya başlandı. Son zamanlarda ise birçok sağlık sorunun tedavisi ozon sayesinde daha hızlı yapılmakta.

Ozon Nedir?

Ozon, atmosferde bulunan önemli gazlardan biridir. Stratosfer tabakasında bulunur. Güneşin yaydığı zararlı ışınlara karşı koruyucu bir kalkan görevi üstlenir. Ozon aynı zamanda temizleyici ve dezenfekte edici özelliklere sahiptir.

Ozon,  aslında oksijenin yüksek enerji taşıyan halidir, 3 tane oksijen molekülünün bir arada toplanması ile meydana gelmiştir.   Bu molekül oda sıcaklığında gaz halinde bulunur. Ozonun rengi yoktur. Ancak fırtınalı havalarda deniz kenarlarında kendine has kokusu duyulur.

Ozon çok kuvvetli bir antioksidandır. Temizleyici etkisi vardır. Mantar ve virüsleri öldürür.

Dr. Makbule Erdem

Medikal Ozon Nedir?

Medikal alanda kullanılan ozon özel jeneratörler yardımıyla saf oksijenden üretilir. Medikal uygulamalarda kullanılan ozon-oksijen karışımında %3 ila 5 oranında ozon  kullanılır. Bu karışıma “medikal ozon” adı verilir.

Ozon Tedavisi Nedir?

Ozon tedavisi, vücutta meydana gelmiş bir yarayı veya hastalığı tedavi etmek için vücuda ozon gazı uygulamasına denir.  Bazı hastalıkların tedavisinde uzun zamandır kullanılmaktadır. 

Ozon tedavisi virüs, mantar, maya gibi mikroorganizmaları yok eder.  Vücuda giren ozon oksijen seviyelerini en iyi şekilde kullanır ve bağışıklık sistemini güçlendirir.

Ayrıca vücutta kan akışını ve kan dolaşımını sağlıklı olmasını sağlar.  Tüm bunların dışında vücudun antioksidan enzimini artırır.

Ozon Tedavisi Nasıl uygulanır?

Ozon vücuda birkaç yöntemle sokulabilir.  Doğrudan damardan verilerek deri altına enjekte edilebilir yada gazlar ve ya sıvılarla karıştırılarak kanla birleştirilir.

Vajina içine, rektum yolla, kas dokusuna, eklem içine uygulanabilir. otohemoterapi, insuflasyon teknikleri kullanılabilir.

Ozon Tedavisi Nelere İyi Gelir?

Ozonun terapötik (tedavi edici) etkisi oldukça geniş kapsamlıdır.  Tıp dünyasında alternatif tıp olarak kabul edilen ozon tedavisi, çeşitli hastalıkların tedavisini destekler, yaraların daha hızlı iyileşmesini sağlar. 

Ozon tedavisinin faydaları şunlardır:

  • Yaraları iyileştirir
  • Otoimmün bozuklukları giderir. Otoimmün bağışıklık sisteminin sağlıklı çalışmaması ve kendi hücresine zarar vermesi sonucu oluşan hastalıklardır.
  • İnflamatuar sorunlar için etkilidir.
  • Enfeksiyonları yok eder.
  • Kanser tedavisinde kullanılır.
  • Viral bakteriyel ve fungal hastalıkları tedavi eder
  • Dermatolojik sorunları tedavi eder.
  • Metabolizmayı hızlandırır,  daha fazla yağ yakar bu sayede kilo vermeye yardımcı olur.
  • Diyabet kontrolünü sağlar.
  • Kozmetik amaçlı kullanılır.
  • Beyin fonksiyonlarını ve hafızayı güçlendirir.
  • Depresyon nedeniyle oluşan gerginliği giderir.
  • Hormon ve enzim üretimini sağlar.Kasları yumuşatır ve gevşetir.
  • Cildi besler, yaşlanmayı önler.
  • Vücuttan toksinleri, kimyasal maddeleri  uzaklaştırır, detoks etki sağlar.
  • Hücre içi solunum hızlanır bu sayede hücre fonksiyonları sağlıklı hale gelir.
  • Alyuvarların daha fazla oksijen taşımasını sağlar.
  • Ozon tedavisi alyuvar hücrelerinin elastikiyetini artırır. bu sayede vücutta kan akışı artar.
  • Kireçlenmeyi önler, kıkırdak kaybını azaltır.
  • Ağız içi kronik yaraları giderir.
  • Sedef ve atopik dermatit hastalıkları tedavisinde kullanılır.

Ozon Terapi Yöntemleri

Ozon tedavisinin birkaç yöntemi vardır.  Hangi tedavi yönteminin hastaya uygulanacağı hasta muayenesinden sonra karar verilir.

Majör ozon terapisi

Majör ozon terapisinde, kanın akciğerden daha çok oksijen elde etmesi sağlanarak, dokulara daha fazla oksijen gitmesi sağlanır. Majör terapide belli miktarda kan alınır. Alınan  kan şişelere yada medikal torbalara koyarak ozonlanır ve tekrar vücuda geri verilir.

Majör terapi ortalama olarak 15-20 dakika sürer.

Bu terapi sayesinde antioksidan sistemi daha fazla aktif olur.  Ozonlanan kan bağışıklık sistemini güçlendirir, dolaşım sistemini açar ve sağlıklı kan dolaşımı sağlar.

Minör ozon terapi

Minör ozon terapi yönteminde vücuttan alınan kan ozonlanır ve kas içine enjekte edilir.

Minör ozon terapi yöntemi özellikle solunum yolu sorunlarında etkilidir.Bu yöntem astım, zatürre, KOAH gibi akciğer hastalıklarında güvenle kullanılır.

Ayrıca minör terapi dermatolojik hastalıklar, alerjik hastalıklar için tavsiye edilen bir yöntemdir.

Ozon Torbası

Bu yöntem diyabetik ayak lezyonu gibi iyileşmeyen yaraların tedavisinde kullanılır.  Ayrıca nöropatik ağrılar, huzursuz bacak sendromu, dolaşım bozuklukları gibi sorunlarda da torbalama metodu tercih edilir.

Rektal Ozon Nedir?

Rectal ozon, ozon tedavisinin rectal yolla (anal yolla) bağırsaklara uygulanmasıdır. Çoğunlukla majör ozon tedavisi yapılamadığı durumlarda tercih edilir.

Rectal ozon yöntemiyle rectal bölgede oluşan hemoroit, fissür, fistül,  prostat, bazı kadın hastalıklarında uygulanır.  Rektal ozon ortalama olarak 15-20 dakika sürer. 

Rektal ozon tedavisinde kullanılan kateter çocuklar için geliştirilen fitil çapından daha küçüktür.

Kimlere Ozon Tedavisi Yapılır?

Ozon tedavisi uygulanan hastalar şunlardır:

  • Kalp hastaları
  • Tümörler
  • Kanser
  • Alerjik hastalıklar
  • Sinüzit, astım
  • KOAH
  • Otoimmün hastalıklar
  • Diyabet
  • Romatizmal eklem iltihabı
  • Diyabet
  • Multipl Skleroz
  • Lyme hastalığı
  • Hipertansiyon
  • Raynaud hastalığı
  • Erken evre böbrek yetmezliği olan hastalar
  • Parkinson hastalığı
  • Kronik yorgunluk
  • Alzheimer
  • Bağırsak hastalığı
  • Hemoroit, fistül, fissür
  • Prostat
  • Kadın hastalıkları
  • Dejeneratif eklem rahatsızlıkları
  • Hepatit
  • Omurga iltihabı
  • Sistit
  • Kronik ağrı ve kronik yorgunluk
  • Migren
  • Damar ameliyatı
  • Kulak enfeksiyonları
  • Yaraların tedavisi
  • Ürolojik hastalıklar
  • Diş enfeksiyonları
  • Menisküs yırtıkları

Kimlere Ozon Terapisi Yapılmaz

  • Yeni kanama geçirmiş kişilere
  • Yeni kalp krizi geçirmiş kişilere
  • Ozona alerjisi olan kişilere
  • Ozona alerjisi olan astım hastalarına
  • Glukoz 6 fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği olan kişilere
  • Kronik kas krampları olan kişilere
  • Kronik pankreatit olan kişilere
  • Tiroid bezi aşırı çalışan kişilere
  • Pıhtılaşma bozukluğu olan kişilere
  • Hamilelere
  • İleri derecede anemi olan kişilere ozon terapisi uygulanmaz.

Mezoterapi

Orta tedavi anlamına gelen mezoterapi, ilk olarak Fransa’da uygulanan bir estetik tedavi yöntemidir.  Dünya genelinde sıklıkla cilt yenileme, çatlak ve selülit tedavisi gibi sorunların tedavisinde Mezoterapi kullanılır. Cilt yapısında olan elastin ve kolajen yapılarını uyarmayı amaçlayan mezoterapi, ülkemizde de son yılların gözde estetik tedavilerinden biridir.

Mezoterapi Nedir?

Mezoterapi; mineral, vitamin, aminoasitler, enzimlerin derinin orta tabakasına uygulama tekniğidir.  Mezoterapi tekniğinde kullanılan vitamin, mineral, enzim ve amino asitler tek başlarına kullanıldığı gibi, karışım olarak da cilte uygulanır. Cilde enjekte edilecek maddeler kişinin ihtiyacına, yaşına ve isteğine göre değişir. Tedavide derinin orta kısmına mikroenjeksiyon yöntemi uygulanır.

Mezoterapi,  Latince “meso” ve “terapi” kelimelerinden oluşan bir sözcüktür. Sözcük anlamı “orta tedavi” anlamındadır.  Tedavi ilk defa 1952 yılında Dr. Michel Pistor tarafından uygulanmış ve günümüze kadar gelmiştir.

Mezoterapi Nasıl yapılır?

Mezoterapi, cilt üzerinde oluşmuş hasar, tahribatları onaramak, zayıflayan kan dolaşımını sağlıklı hale getirmek için uygulanan bir işlemdir. Akupunkturu andıran yöntemle tedavi gerçekleşir. Sorunlu bölgede bulunan cildin orta tabakasına ihtiyaç duyulan vitamin, mineral, enzim veya aminoasitler, bazende özel karışım solüsyonlar verilir.  Tedavide kullanılan iğneler oldukça ince uçludur. 

Mezoterapi Nasıl Uygulanır?

Uygulama öncesi kişi önce fiziksel olarak muayene edilir. Kişinin ihtiyaçları belirlenir ve kişiye özel solüsyon hazırlanır.

Hazırlanan solüsyon kişiye özel, tek kullanımlık iğneler yardımıyla tedavi yapılacak bölgeye uygulanır.    Mezoterapi uygulamasında bazen mekanik tabancalar kullanılabilir.

Mezoterapi iğneleri oldukça ince uçlu iğnelerdir, tedavi uygulanacak kişiye anestezik krem uygulaması yapılabilir.

Mezoterapi Hangi Durumlarda Uygulanır?

Mezoterapi, birçok farklı şikayet için uygulanan bir tedavi yöntemidir.  

Tedavinin en sık tercih edildiği şikayetler şunlardır:

  • Deri çatlakları
  • Kilo kaybı
  • Yaşlanmaya bağlı cilt deformasyonu ve sarkması
  • Güneş ve hamilelik gibi cilt lekeleri
  • Selülit
  • Saç dökülmesi, saçkıran, kellik tedavileri
  • Spor kaynaklı yaralanmalar
  • Alerjik sorunlar
  • Deride pigment eksikliğinden kaynaklanan vitiligo
  • Yumuşak doku romatizması (Fibromiyalji)
  • Akut ağrılar
  • Kronik ağrılar
  • Varis gibi bazı dolaşım bozukluğu hastalıkları
  • Zona hastalığı
  • Sivilce ve çıbanlar

Mezoterapinin Faydaları Nelerdir, Ne İşe Yarar?

Enjekte yoluyla yada ağızdan alınan ilaçlar, takviyeler her zaman istenilen bölgeye etki göstermez. Mezoterapi  sayesinde ihtiyaç duyulan vitamin, mineral ve diğer destekler direkt sorunlu bölgeye ulaştırılır.  Bu sayede çok kısa sürede istenilen sonuç elde edilir. 

Mezoterapi, çatlak, selülit, cilt sorunları, kırışıklık,  kronik veya akut ağrılar gibi birçok soruna kısa sürede fayda veren bir tedavi yöntemidir.

Mezoterapi Türleri Nelerdir?

Mezoterapi, kullanılan enjeksiyon tekniği ve uygulanan bölgeye göre türlere ayrılır.

 Mezoterapi çeşitleri Şunlardır:

  • Üst deri mezoterapisi
  • Nokta nokta mezoterapi
  • Kapsamlı mezoterapi
  • Saç mezoterapisi
  • Yüz mezoterapisi
  • Vücut mezoterapisi

Yüz Mezoterapisi (Mezolifting)

İlerleyen yaş, güneş lekesi, kolajen kaybı gibi etkenler cildin dolgun yapısını, sağlıklı, parlak görüntüsünü bozar.  Yüz mezoterapisi cildin sağlıklı, canlı ve parlak görüntüsünü geri kazanmasını sağlar, cildin kolajen ve elastin üretimini artırır. 

Mezolifting tedavisinde kullanılan gerekli vitamin, mineral,aminoasit ve enzimler  gerekli miktarda karıştırılarak cildin içine direkt olarak uygulanır. Bu sayede cilt ihtiyaç duyduğu maddelere kısa sürede ulaşabilir. Yüz mezoterapisinde kullanılan ilaçlar oldukça küçük miktarda verilir, bu nedenle yan etki riski azdır. Tedavide cildin yenilenmesine yardımcı olan antioksidanlar, aminoasitler, vitaminler, mineraller, hyaluronik asit gibi etkin maddeler kullanılır.   

Mezolifting çok kuvvetli bir anti-aging tedavisidir.  Bu sayede cilt yenilenir, ciltte meydana gelmiş sarkmalar, kırışıklıklar giderilir.

Mezolifting tedavisi ilk başta 1-4 hafta aralıklarla uygulanır. Seans süresi kişiden kişiye  4-8 seans olarak değişebilir. Yüz mezoterapisi ikinci seanstan sonra etkilerini oldukça belirgin olarak gösterir. Yüz mezoterapisi seansları bittiğinde bile cilt kendini yenilemeye devam eder, mezoterapinin etkisi uzun süre devam eder.

Vücut  Mezoterapisi

Bölgesel zayıflama için oldukça sık tercih edilen bir yöntemdir. Tedavide dolaşımının sağlıklı olması, yağ hücrelerini azaltılması amaçlanır. Özellikle selülit mezoterapisi yaygın olarak tercih edilir. 

Vücut mezoterapisinin uygulandığı bölgeler şunlardır:

Bacak ve alt bacak mezoterapisi

Karın ve mide bölgesi

Sırt ve kollar

Bacak ve alt bacak mezoterapisi özellikle bölgesel zayıflama, selülit gibi şikayetlerin giderilmesinde etkilidir.

Saç Mezoterapisi Nedir?

Saç mezoterapisi,  saç sağlığı için gerekli olan mineral, vitamin, aminoasit gibi maddelerin enjekte yoluyla kafa derisine uygulanmasıdır.  Bu tedavi saç köklerini besleyen ve uzamasını sağlayan bileşenlerin saça yerleşmesini sağlar.

 Saç ile ilgili sorunları gidermek için birçok modern kozmetik tedavileri bulunur. Ancak saç mezoterapisi en etkili yöntemlerden biridir.

Saç terapisi sayesinde; uyuyan saç ampulleri uyandırılır,  saç köklerinin ihtiyaç duyduğu besin sağlanır. Ayrıca kepek gibi sorunlarda ortadan kalkar.

Saç mezoterapisinde kullanılan başlıca v mineral  şunlardır;

Kalsiyum, iyot, demir, potasyum, manganez, bakır, çinko, selenyum.

Saç mezoterapisi saç ekimi yapılan kişilere de uygulanır, ancak saç ekimi yapıldıktan 6 ay sonra uygulanması tavsiye edilir.

Saç mezoterapisi saçkıran, kellik, saç dökülmesi, sağlıklı ve gür saçlar için uygulanan bir yöntemdir. Tedavi seansı kişinin şikayetine göre 4-10 seans arası değişir.

İğnesiz Mezoterapi

Mezopeeling olarak bilinen iğnesiz mezoterapi ciltte iğne kullanmadan, iğnesiz olarak yenilenme, güçlenme sağlar.

İğnesiz mezoterapi; yüz, boyun, dekolte göğüs bölgelerinde medyada gelmiş hasarı, sarkmaları, kırışıklıkları gidermede etkilidir. Ayrıca leke ve çatlak tedavisinde de kullanılır.

Kimlere Mezoterapi Yapılır?

Yasal olarak 18 yaşını doldurmuş, sağlıklı kadın ve erkeklere mezoterapi tedavisi uygulanır. Mezoterapi uygulanamyan başlıca durumlar şunlardır:

Kanser, ürtiker, kalp hastalarına

  • Kullanılan ilaçlara alerjisi olanlara
  • Gebelere
  • Kan pıhtılaşması sorunu olanlar
  • Felç geçirmiş olanlar
  • Şeker hastaları
  • Süt veren anneler

Mezoterapinin Zararları Nelerdir?

Mezoterapi uygulanan bölgede kızarıklık, hafif şişlik ve morarma oluşabilir. Bu yan  etkiler kısa sürede kendiliğinden yok olur.

Manuel Terapi Nedir?

Oldukça eski bir tarihe sahip olan, tıbbın en eski ve klasik tedavi yöntemlerinden biri “manuel  terapidir.”

“Elle tedavi” olarak da bilinen bu tedavi yöntemi, halk arasında “masaj” ile karıştırılır. 

Manuel Terapi Nedir?

Manuel terapi,  herhangi bir makine veya makine kullanmadan el ile yapılan tedavidir. “Elle tedavi” olarak da bilinir.  Tedavi binlerce yıllık tarihe dayanan, bilimsel ve geleneksel bir yöntemdir.  Manuel terapi, zannedildiği gibi “alternatif tıp” yöntemi değildir. Bu tedavi tıp dünyasına bilimsel olarak kendini kanıtlamış ve bilim dalı haline gelmiştir.  Tedavi tamamıyla kanıtlanmış bilgilere dayanır.

Manuel Terapi Nasıl Yapılır?

Manuel terapi öncesi ön muayene ile hastanın sağlık durumu değerlendirilir.  Muayene sonrası hangi hangi tekniğin uygulanacağına karar verilir.  Terapi uygulanacak alanda, oluşmuş olan kemik, kas ve sinir hasarı tespit edilir. Yapılan değerlendirme ardından kişiye özel teknik belirlenir.  Manuel terapi tedavisinde, kas gerginliği, kas spazmı, eklem disfonksiyonunun neden olduğu ağrılar ve şikayetleri azaltmak için bölgedeki eklem ve kaslara özel teknikler uygulanarak uyarılır.

Manuel Terapi  Teknikleri 

Tedavi sırasında  masaj da dahil olmak üzere birçok teknik kullanılır.  Manuel terapi de amaç, yumuşak doku ve kaslara basınç uygulanarak kaslarda rahatlama sağlamak ve kan dolaşımını artırmak dır. Bu sayede hasarlı doku parçalanır ve ağrı gibi şikayetler azalır.

Manuel terapi teknikleri şunlardır:

  •  Eklemleri ve çevresindeki kasları etkin hale getirmek için  yumuşak doku mobilizasyonu uygulanır.  Yumuşak doku mobilizasyonu, omurgayı saran kasların tamamına uygulanır.
  • Yapısal ve postüral sorunların neden olduğu hastalıklarda ger  ve say tekniği uygulanır. Bu teknik , akut ya da hassas olan sırt şikayetleri için uygundur.
  • Sırta meydana gelmiş ağrılar için eklem mobilizasyonu tekniği kullanılır. Eklem mobilizasyon tekniği sayesinde sertleşmiş olan kaslar gevşetilir ve hareketi kolaylaşır. 
  • Hastanın muayene sonucuna göre bu tekniklerden biri yada birkaçı kullanılabilinir.

Manuel Terapinin Faydaları Nelerdir?

  • Elle terapide tedavi süresi oldukça hızlıdır. Tedavide ilk seanstan itibaren istenilen sonuç alınabilir. 
  • Manuel terapide ağrı ve kas gerginliği hemen gider.
  • Başarı oranı oldukça yüksek bir tedavi yöntemidir.
  • Manuel terapide hiçbir alt yada cihaz kullanılmaz. Bu  sayede hasta istenmeyen kimyasallara maruz kalmaz.

Manuel Terapi Hangi Hastalıklar İçin Kullanılır?

Manuel terapi, iskelet ve kas sistemi ile alakalı birçok hastalığı tedavi eder. 

Manuel terapinin kullanıldığı başlıca hastalıklar şunlardır:

  • Bel kayması
  • Bel fıtığı
  • Ayak hastalıkları
  • Topuk dikeni
  • Kalça protezinin neden olduğu ağrılar
  • Kalça çıkığı tedavisi
  • Tenisçi dirseği, dirsek ve el bileği sorunları
  • Kas yırtılması
  • Eklem hastalıkları
  • Boyun fıtığı ve boyun düzleşmesi
  • Menisküs gibi diz sorunları

Manuel Terapi Kaç Seans Yapılır?

Manuel terapi seansları kişinin hastalığı ve tedaviye verdiği yanıta göre değişir.   Hastanın şikayetine göre 8-10 seans, yada 40 seansa kadar tedavi devam edebilir.  Manuel terapide seans sıklığı ortalama olarak haftada 2-3 seans olacak şekilde değişir.

Manuel Terapi Fıtığı Geçirir mi?

Manuel terapi fıtık gibi hastalıkların tedavisinde oldukça yaygın kullanılır ve güzel sonuçlar alınır. Manuel terapinin bel ve boyun fıtığı üzerindeki etkisi şunlardır:

Manuel terapinin bel fıtığına etkisi

Bel bölgesinde meydana gelen fizyolojik ve anatomik hareket açılarının kısıtlanması sonucu hareket kabiliyetinin azalması veya eklemin temel hareket fonksiyonunun azalmasına “bel fıtığı” denir. Bel fıtığı, kişinin günlük yaşantısını engelleyen, yaşam konforunu azaltan bir hastalıktır. 

Manuel terapi,bel fıtığı sorununda sorunu bütün olarak değerlendirir ve bu hedefte tedaviyi gerçekleştirir. Belin kaybettiği fizyolojik ve anatomik açıları geri kazandırmayı hedefler. Bunun için elle çekme ve burma gibi teknikler kullanılır.

Manuel terapinin boyun fıtığına etkisi

Manuel terapi, bel fıtığında olduğu gibi boyun fıtığında da oldukça etkilidir.  Tedavide öncelik, boyun bölgesinde meydana gelen kısıtlama bölgelerini tespit etmektir. El ile muayene yapılır, ardından radyolojik görüntüleme istenebilir.

Manuel terapi, boyun fıtığı tedavisinde sadece ağrı olan bölgeyi hedef almaz. Omurgayı bütün olarak değerlendirir, gerekli teknikleri ona göre uygular.

Manuel Terapinin Zararı Var mıdır?

Manuel terapi tedavisinde, ilaç, makine ya da cihaz kullanılmaz, bu da tedaviyi oldukça güvenli hale getirir.

Manuel terapi, terapinin uzmanı doktor  tarafından uygulandığı takdirde hiçbir yan etkisi olmayan, zararsız  bir tedavi yöntemidir.  Terapinin uzmanı doktor tarafından yapılmayan tedavi istenmeyen, ciddi sağlık sorunlarına neden olur.

Hacamat (Kupa Tedavisi)

Tarihi 5000 yıl öncesine dayanan, bilinen en eski tedavilerden biri olan hacamat, birçok sağlık sorununu tedavi eder.  Çin, Eski Mısır, Babil tarihlerinde geçen bu metot günümüzde de yaygın olarak kullanılmaktadır.

Hacamat  Nedir?

Hacamat, vücudun kendi kendine atamadığı toksinleri vakumlama yöntemi ile vücuttan uzaklaştırmaktır.  Arapça’da “Hijimah” kelimesi Türkçe’ye  “emme” anlamında olan “hacamat” olarak gelmiştir.  Uzak doğu ülkelerinde bu tedavi “yaş kupa tedavisi” olarak bilinir.

“Kupa tedavisi” olarak da bilinen hacamat oldukça eski geleneksel ve tamamlayıcı tedavi yöntemidir.  Eski Mısırlılar, Çinliler, Koreliler, Araplar hacamat tedavisinden yararlanmıştır.

Geleneksel tedavi olan kupa tedavisi Avrupa ülkelerinde  de kullanılmıştır. 

Fransa, Birleşik Krallık, Almanya ve Amerika gibi ülkelerin hekimleri bu yöntemi tedavilerinde uygulamıştır.

Dr. Makbule Erdem

Hacamat Nasıl Yapılır?

Kupa uygulama noktaları kişinin şikayetine, hastalığına göre belirlenir.  Belirlenen bölgelere kupalar yapıştırılır ve vakumlama sağlanır. Bu işlemde amaç, uygulama olan bölgeye kan dolaşımın artmasıdır. Kupa bir müddet bekletilir, ardından alınarak bistüri gibi kesici bir aletle deri üzerine ince çizikler atılır. Bu çizikler cilt altı dokuya ulaşmaz.  Çizik atılan bölgelern üzerine tekrar kupa vakumlanır. Bölgede kan akışının durumuna göre kupalar cilt üzerinde bekletilir.  Doktor uygun gördüğü zaman kupaları alır ve tıbbi atık olarak atılır. Hacamat uygulanan bölgeye  pansuman yapılarak kapatılır.

Hacamat Kupaları

Günümüz şartlarında hacamat için özel tasarım kupalar kullanılır. Ancak tarih boyunca kupa yerine bardak, bambu gibi değişik aletler kullanılmıştır.

Hacamat için kullanılan bardak ve ya kupalar şunlardan yapılır?

  • Bambu
  • Cam
  • Silikon
  • Çömlek

Hacamat Faydaları Nelerdir?

Hz. Muhammet’in de tavsiye ettiği hacamatın insan sağlığı için birçok faydası vardır.  Bazı hastalıklarda hacamat, akupunktur gibi tedavi yöntemleriyle beraber kullanılabilir.

Hacamatın başlıca faydaları şunlardır:

  • Hacamat uygulaması sonrası vücutta hemen rahatlama hissedilir.
  • Stresi azaltır, sakinlik verir.
  • Vücudun atamadığı toksinleri kan vasıtasıyla vücuttan uzaklaştırır.
  • Zehirli atıkları, serbest radikalleri uzaklaştırır.
  • Çok etkili bir kan detoksudur.
  • Nezle, grip, soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu hastalıklarını önler, tedaviyi hızlandırır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir
  • Özellikle migren gibi şiddetli, kronikleşmiş baş ağrılarına iyi gelir.
  • Sara hastalığı olarak da bilinen epilepsi nöbetlerinin sıklığını ve şiddetini azaltır.
  • Hacamat uygulamasında vücuttan kan alınsa da bu kansızlığa neden olmaz. Tam tersi kan yapımını uyarır, anemi eksikliğini gidermeye yardımcı olur.
  • Vücuda enerji verir, halsizlik, uyuşukluk, kronik yorgunluk gibi sorunları giderir.
  • Vücudun reflekslerini güçlendirir.
  • Baş dönmesini geçirmeye etkili olur.
  • Diş ve ağız hastalıklarının tedavisini destekler, diş ağrısını giderir.
  • Düzenli yapılan hacamat el, ayak gibi bölgelerde meydana gelen aşırı terleme sorununu giderir.
  • Adet ağrısı, adet krampları, regl ağrısı hacamat sayesinde hissedilmez. Ayrıca adet düzensizliğine iyi gelir.
  • Hücreler arası yapışkanlığı (matrikste viskoziteyi) aza indirger.
  • Kan damarları arasında geçirgenliği artırarak organlara daha fazla oksijen gitmesine yardımcı olur.
  • Hacamat,  dokularda ve kaslarda oluşan sertliği alır, esneklik ve rahatlama sağlar.
  • Görme hücrelerinin yenilenmesini sağlar, bu sayede daha keskin görüş açısı oluşur.
  • Hücrelerin yenilenmesini sağlar.
  • Kırışıklık, kaz ayakları gibi yaşlanma belirtilerini azaltır.
  • Sinirleri rahatlatır, sakinlik verir. Bu sayede rahat bir uyku sağlar.
  • Uyuşturucu, alkol, sigara  gibi zararlı madde bağımlılığına iyi gelir.
  • Anksiyete, depresyon gibi hastalıklara iyi gelir.
  • Cildin daha fazla oksijen almasını sağlar, bu sayede cildin yağlanmasını önler, sivilce ve akne oluşmasına engel olur.
  • Kas gevşetici etkisi olan hacamat, kulunçları giderir.
  • Yüksek tansiyonu düşürür.
  • Damar tıkanıklığı riskini azaltır.
  • Endorfin ve serotonin salgılanmasını sağlar, kişiye mutluluk verir.
  • Zayıflamış organ, fonksiyonunu hacamat sayesinde geri kazanır.
  • Sinüzit tedavisini hızlandırır.
  • Vücuttaki iltihabı yok eder.
  • Yaraların ve ülserlerin hızlı iyileşmesine yardımcı olur.
  • Hemoroit ve basur oluşma riskini azaltır, var olan basur ve hemoroidi tedavi eder.
  • Damarları temizler, yüksek kolesterolü düşürür.
  • Göz tansiyonuna iyi gelir.
  • Hacamat, hafızayı güçlendirir, dikkat dağınıklığı, odaklanma gibi şikayetleri iyileştirir.
  • Gut ve romatizmal hastalıkların neden olduğu metabolik birikintileri vücuttan atar.
  • Pıhtıları doğal yoldan tedavi eder, bu sayede varisleri geçirir. 
  • Kan dolaşımını artıran kupa tedavisi ağrı kesici etki gösterir, vücutta oluşan ağrıları giderir.
  • Çocuklarda meydana gelen huzursuzluğu giderir.
  • Karaciğer sağlığını korur.
  • Felç ve inme riskini azaltır ve tedavisini destekler.
  • Hacamat, ellerde, ayaklarda, parmaklarda, yüzde ve vücudun diğer bölgelerinde oluşan şişlik ve ödemi atar.
  • Bel ve boyun ağrısını giderir.
  • Hacamat, kısırlık gibi üreme sorunlarını giderir.
  • Libodo kaybını giderir, cinsel hayatı canlandırılır.
  • Yüksek kolesterole iyi gelir.
  • Ergenlik döneminde oluşan sivilceleri azaltır.
  •  Mide ağrısı, gastrit, hassas bağırsak sendromu, ishal gibi sindirim sorunların giderilmesine yardımcı olur.

Hacamat Kimlere Yapılır, Kimlere Yapılmaz?

Hacamat, yenidoğan bebeklerden yaşlılık dönemine kadra her yaş aralığında, sağlıklı yada hasta kişilere  uzman doktor tarafından yapılabilen bir tedavi yöntemidir.

Hacamat Kimlere Yapılmaz?

  • Kanama ve pıhtılaşma ile ilgili hastalığı olanlara
  • Aktif yaralar üzerine hacamat uygulanmaz.
  • Varis damarı üzerine direkt uygulanmaz.
  • Yüksek oranda kansızlık olan kişilere uygulanmaz.
  • Adet döneminde olan kadınlara hacamat uygulanmaz.
  • Diyaliz hastalarına, metastaz kanser gözlemlenen kişilere, yeni cerrahi işlem geçirmiş kişilere hacamat uygulanmaz.

Hacamat Hangi Hastalığa İyi Gelir?

Hacamat, kas ve iskelet hastalıkları, fibromiyalji, romatizma, kronik baş ağrıları, uyku bozuklukları, depresyon gibi ruhsal hastalıklara uygulanabilecek bir tedavidir.

Hacamat Sünnet Mi, Zamanı Var mı?

Hacamat, Hz. Muhammet (s.a.v) tarafından tavsiye edilen bir tedavi yöntemidir, ayrıca Hz. Muhammed (s.a.v) bu tedaviyi kendine de uygulamıştır.

Hacamat yaptırmak için tıbben tavsiye edilen  bir zaman dilimi yoktur, şifa bulmak isteyen kişiler dilediği zaman hacamat yaptırabilir.

Hacamatın Zararları

Hacamat, tarihi çok eski bir geleneksel tedavidir. Ancak doktor tarafından yapılması gereken bir  tedavidir. İşin ehli doktorlar tarafından, steril ortamda  yapılan hacamat uygulamasının hiçbir yan etkisi yoktur. 

Göz Altı Işık Dolgusu

Bebeklerin cildinde var olan kusursuz ve pürüzsüz görünüm yaşın ilerlemesiyle yavaş yavaş değişime uğrar. Özellikle yüz bölgesi yaşın ilerlemesiyle meydana gelen değişimden oldukça etkilenir. Zamanla göz altı morluğu, göz altı çökmesi gibi olumsuz etkiler kendini gösterir. Göz altı ışık dolgusu göz altında meydana gelen istenmeyen bu değişimler için çözüm sunar.

Göz Altı Işık Dolgusu Nedir?

Yaşın ilerlemesiyle beraber cildin yapısında olan hyaluronik asit azalır. Hyaluronik asit, cilt canlılığı, sağlığı ve cildin kendini yenilemesi için oldukça gerekli bir maddedir.  Hyaluronik asitin bir özelliği de yoğun su tutucu etkiye sahip olmasıdır. Bu özelliği sayesinde cildin nem dengesini korur.

Zaman içinde azalan hyaluronik asit göz altında da çökme, şişme gibi olumsuz etki yaratır.  olumsuz etki yaratır. 

Göz altı ışık dolgusu, göz altında meydana gelen çöküntü, şişlik, morluk, torbalanma gibi sorunları tedavi eden bir yöntemdir.

Göz altı ışık dolgusu tedavisinde sadece göz sorunları için üretilmiş, yeni form bir  hyaluronik asit kullanılır. 

Göz Altı Işık Dolgusu Ne İçin Yapılır?

Yaşın ilerlemesiyle değişen göz altı formu kişiyi olduğundan daha yaşlı ve solgun gösterir. Özellikle göz altında meydana gelen torbalanma, morarma, halkalar kişiyi  olduğundan daha büyük gösterdiği gibi aynı zamanda yorgun ve sağlıksız görünmesine neden olur. Göz altı ışık dolgusu, göz altında meydana gelen bu değişimleri ortadan kaldırır, kişinin sağlıklı ve canlı görünmesini sağlar.

Göz Altı Işık Dolgusu Nasıl Yapılır?

Göz altı ışık dolgusu yapılmadan önce uygulama yapılacak bölge antiseptik solüsyonla temizlenir, ardından lokal anestezi uygulanır ve işlem gerçekleştirilir.

Bu uygulamada  çoğunlukla kapalı uçlu kanül ile dolgu enjeksiyonu yapılır, iğne ile dolgu nadiren tercih edilir. 

Göz altı ışık dolgusu kadınların olduğu kadar göz altında sorun bulunan erkeklerinde yaptırdığı bir tekniktir.

Göz Altı Işık Dolgusu Nereye Yapılır?

Göz altı ışık dolgusu, yanak, burun ve alt göz kapağı arasında bulunan alana, hafif ve orta derece hasar oluşmuş alt göz kapağının bulunduğu alana  uygulanır.  Bu uygulamada hyaluronik asit genellikle “kanul “ adı verilen, kapalı uçlu özel bir iğne kullanılarak dolgu enjeksiyonu yapılır.

Göz Altı Işık Dolgusu Ne Kadar Sürer?

 Bu uygulamada göz altı için özel üretilen, hyaluronik asitin yeni bir formu olan, hyaluronik asit kullanılır.  Göz altı ışık dolgusu 15 dakika gibi kısa süren bir işlemdir. Kişi işlem sonrası günlük yaşantısına devam edebilir.

Göz Altı Işık Dolgusu Kaç Seans?

Göz altı ışık dolgusu uygulamasında çoğunlukla tek seansta istenilen sonuç elde edilir.  Bazı kişilerde kontrol ve 2. senas gerekebilir.

Göz Altı Işık Dolgusu Kalıcı mıdır?

Bu uygulamanın  kalıcılığı kişiden kişiye değişir.  Göz altı ışık dolgusu kalıcılığı bir ila iki yıl arası değişir.

Düzenli olarak göz altı ışık dolgusu yaptıran kişilerde kalıcılık çok daha uzun süre olur.

Göz Altı Işık Dolgusu Kimlere Yapılır?

Göz altı ve çevresinde morarma, şişme, kararma, torbalanma şikayeti olan kişilere göz altı ışık dolgusu yapılabilir.

Göz Altı Işık Dolgusu Kimlere Yapılmaz?

  • Göz altı ışık dolgusu hamile ve emziren annelere yapılmaz.
  • 12 yaş altı çocuklara önerilmemektedir.
  • Hemofil (pıhtılaşma bozukluğu) olanlara yapılmaz.
  • Behçet, SLE gibi otoimmün hastalığı olanlara yapılmaz.

Göz Altı Işık Dolgusu Acıtır mı?

Dolgu öncesi işlem yapılacak bölge temizlenir ve lokal anestezi yardımıyla uyuşturulur. Lokal anestezi sayesinde işlem sırasında bir ağrı ya da acı hissedilmez.

Göz Altı Işık Dolgusu Öncesi Nelere Dikkat Edilmeli?

  • Uygulama öncesi aspirin ve ağrı kesici ilaçlar alınmamalı, bu ilaçların alınması iki hafta önceden bırakılmalıdır.
  • Düzenli kullanılan herhangi bir ilaç mutlaka doktora bildirilmelidir.
  • Uygulama öncesi alkol ve sigara kullanımı bırakılmalıdır, bu süre en az 3 gün olmalıdır.
  • Kan pıhtılaşmayı engelleyen gıdalar alınmamalıdır.

Göz Altı Işık Dolgusu Sonrası Neler Yapılmalı?

Göz altı ışık dolgusu uygulaması sonrası ilk 24 saat göz çevresine kozmetik ürün kullanılmamalıdır.  Yine ilk 24 saat göz etrafı ovuşturulmamalı yada masaj yapılmamalıdır.  İlk 3 gün boyunca ağır spor yapılmamalıdır.

İlk üç gün aşırı güneşe maruz kalmamalı, sauna, hamam gibi aşırı sıcak yerlere gidilmemelidir.  İlk üç gün boyunca alkol, sigara gibi zararlı maddeler alınmamalıdır.

İlk üç gün boyunca kan sulandırıcı ilaçlar, ağrı kesici ilaçlar alınmamalıdır.

Yüksek oranda kafein, şeker, sodyum içeren gıdalar alınmamalıdır.  Uygulama sonrası vitamin gibi takviyeler doktora danışmadan alınmamalıdır.

Göz Altı Işık Dolgusu Zararları

Göz altı ışık dolgusu için kullanılan hyaluronik asit göz altları için özel üretilir. Bu nedenle uygulamanın yan etkisi ya da zararları yoktur.  Kullanılan hyaluronik asit vücutta üretilen bir madde olduğu için dolgu vücuda uyum sağlar. Sadece uygulama yapılan bölgede hafif kızarıklık, çok nadirde olsa hafif morarma görülebilir. 

Göz Altı Işık Dolgusu Fiyatları

Göz altı ışık dolgusu fiyatları için bize WhatsApp üzerinden yada iletişim numaralarından ulaşabilirsiniz. Kliniğimizi ziyaret ederek fiyat bilgisi 

Gençlik Aşısı (H-100)

Gençlik aşısı, IAL Sistem olarak da adlandırılan, yaşlanmaya karşı mücadelede kullanılan tekniklerden biridir.

Cerrahi işlem gerektirmeden etkisi çok kısa sürede görülen ve gençlik aşısı olarak bilinen H-100 aşısı Amerika’da  güvenirliği kanıtlanmış yöntemlerden biridir.

Gençlik Aşısı (H-100 Aşısı) Nedir?

Gençlik aşısı H-100 olarak adlandırılan aşıdır.

H-100 aşısı, içeriğinde yüksek oranda Hyaluronik asit bulundurur. Ayrıca aşının içinde amino-asitler, vitaminler, mineraller, mannitol gibi cilt sağlığı ve cildin genç görünmesi için gerekli maddeler vardır. H-100 aşısının içinde bulunan hyaluronik asit gençliğin ana kaynaklarından biridir. Bu asit eklemlerde ve cildin doğal yapısında bulunur. Hyaluronik asitin en büyük görevi cildi onarmak, cildin nem dengesini sağlamaktır. Bebeklerde yüksek oranda bulunan Hyaluronik asit yaşın ilerlemesiyle vücutta azalmaya başlar.  Bu asitin vücuttan azalmasıyla kırışıklık, sarkma gibi yaşlanma belirtileri ortaya çıkmaya başlar.

IAL Sistem olarak bilinen bu yöntemde saf hyaluronik asit cilde nüfuz ederek çok kısa sürede etkisini göstermeye başlar.

Gençlik aşısı için kullanılan aşını içinde hayvansal olmayan hyaluronik asit kullanılır. 

Gençlik Aşısı (H-100 Aşısı)  Nasıl Uygulanır?

Gençlik aşısı uygulamasında en sık uygulanan protokol şu şekildedir;

Öncelikle enjeksiyon gerçekleşen cilde lokal anestezi uygulanır. Ardından cildin altına çok ince iğneler kullanılarak enjeksiyon yöntemiyle uygulanır.  

Cildi aşırı kuru olan kişilere gençlik aşısı yanında ağızdan alınan hyaluronik tabletleri önerilebilir.

Gençlik Aşısı (H-100 Aşısı) / Nem Aşısı  Kaç Gün Sonra Etkisini Gösterir?

Uygulama sonrası cilt tipine bağlı olarak hafif şişlik ve kızarıklık görülebilir.  Nadir durumlarda gençlik aşısı uygulanan bölgede hafif morluklar oluşabilir. Bu etkiler 1-2 gün içinde geçer. 

Gençlik aşısının etki göstermesi kişiden kişiye, cildin durumuna göre değişiklik gösterir. 

Gençlik aşısının etkisi ortalama olarak 2 ila 5 gün gibi oldukça kısa süre içinde görülür. H-100 aşısı uygulamasından 2. gün sonra ciltteki nem oranı, parlaklık ve cilt tonu daha sağlıklı bir görünüm kazanır.

Gençlik Aşısı Ne Kadar Sürer, Kaç Seans Yapılır?

Gençlik aşısı seansları kişinin cilt sağlığı, yaşı gibi etkenlere bakılarak belirlenir. 30-35 yaşlarda yapılan ilk uygulama ardından iki hafta arayla 2 seans yeterli görülebilir.  Daha ileriki yaşlarda ise ilk 2 seanstan sonra 30 gün arayla H-100 aşısı önerilebilir.

Gençlik Aşısı  Kalıcı mıdır?

Gençlik aşısının kalıcılığı kişiden kişiye, cilt yapısına göre değişiklik gösterir.  H-100 aşısının belirli periyotlarda tekrarlanması aşının etkisinin daha kalıcı olmasını sağlar.

Gençlik Aşısı Nerelere Yapılır?

Gençlik aşısı,  cildi hasar görmüş, yaşlanma bulguları ortaya çıkmaya başlamış kişilere yapılan  hyaluronik asit uygulamasıdır.  

Gençlik aşısı şu bölgelere uygulanır:

  • Göz çevresi
  • Ağız çevresi
  • İki kaş arası
  • Alın bölgesi
  • Boyun ve dekolte bölgesi
  • Yüz
  • El üzerleri

Gençlik Aşısının Faydaları Nelerdir?

Gençlik iksiri sayılabilecek bu aşı yaşlanmaya karşı mücadele eder.  Cildin nem dengesini korur ve cildin daha sağlıklı olmasını sağlar.

Gençlik aşısının başlıca faydaları şunlardır:

  • Güneşin verdiği zararları onarır, güneş lekelerini giderir
  • Sigara ve alkol gibi zararlı maddelerin hasara uğrattığı cilt dokusunu onarır.
  • Yaşlanma nedeniyle ortaya çıkan kaz ayaklarını giderir
  • Kırışıklıkları giderir
  • Dekolte bölgesi, boyun ve el gibi bölgelerde meydana çıkan yaşlılık belirtilerini giderir.

Gençlik Aşısının Yan Etkileri Var mı?

Gençlik aşısı genel anestezi gerektirmeyen bir uygulamadır. Bu nedenle genel anestezinin neden olduğu yan etkiler oluşmaz. H-100 aşısı olarak da bilinen bu aşı uygulaması sonrası bölgede hafif şişlik ve kızarıklık oluşabilir. Bazen nadir de olsa hafif derece de morarma görülebilir. 

Gençlik Aşısı  kullanılan hyaluronik asitin molekülleri ile ciltte bulunan hyaluronik asit molekülleri aynıdır.  Bu nedenle gençlik aşısı oldukça güvenilir bir uygulamadır. Gençlik aşısı Amerikada günerliliğ. kanıtlanmış ve yaygın olarak kullanılan bir kozmetik uygulamadır. Bilinen bir zararı yoktur.

Gençlik Aşısının İçeriği Nedir?

Gençlik aşısı olarak bilinen H-100 aşısının içeriğinde şunlar bulunur:

Hyaluronik asit, B1,B6 Vitaminleri, amino asitler, mineraller, pro collagen peptide,  mannitol, Organic Silica, DMAE, pentapeptide-18, hexapeptide-8. 

Gençlik Aşısı Sonrası Nelere Dikkat Edilmeli?

  • Yoğun miktarda hyaluronik asit  barındıran gençlik aşısı sonrası hamam, kaplıca gibi sıcak ortamlara girilmemelidir. Bu gibi ortamlar hyaluronik asitin emilimini etkiler.
  • Uygulama öncesi aspirin kullanımı olmamalıdır.

Gençlik Aşısı ve Dolgu Aynı mı?

Hyaluronik asit  dolgu yapımında kullanılan ve dolgu maddeleri arasında en fazla güvenilen bir maddedir.  Ancak gençlik aşısında çapraz bağlar olmaz. Saf halde olan bu aşı dermise dağılır, kitle olarak bir yerde durmaz.  Gençlik aşısının esas görevi  su tutmaktır. Bu sayede cildin canlılığını geri kazandırır, ciltte oluşan hasarı önler.  Dolgu uygulamasında çapraz bağlar vardır ve kitle etkisi yaratır.

Gençlik Aşısı Kimlere Yapılır?

Gençlik aşısı olduktan güvenilir bir uygulamadır.  Bu uygulama hem önleyici hem de tamamlayıcı bir anti-aging tedavi yöntemidir. 

Aşıda yaş sınırı yoktur, ancak en sık uygulanan yaşlar 30’lu yaşlardan sonrasıdır.  Uygulama her cilt tipi için uygundur.

Gençlik Aşısı Kimlere Yapılmaz?

  • Kanser hastalarına
  • Otoimmün hastalarına
  • Hamile ve süt veren annelere

Gençlik Aşısı (H-100) Fiyatları

Gençlik aşısı fiyatı en çok  merak edilenlerden biridir.  Gençlik aşısı fiyatları ciltte oluşan hasar, yaş, uygulama yapılacak bölge gibi etkenlere bakılarak belirlenir.  Gençlik aşısı fiyatlarının öğrenmek için bizi arayabilir yada kliniğimizi  ziyaret ederek size özel fiyatı öğrenebilirsiniz. 

Botoks

Botoks dendiğinde ilk akla “estetik” gelse de, aslında birçok tıbbi alanda uygulanan bir işlemdir. Botoks, kırışıklıktan tutunda şaşılığa kadar birçok alanda kullanılan bir ekzotoksindir. 

Botoks Nedir?

Botoks, Clostridium Botulinum adı verilen bakteriden elde edilen bir ekzotoksindir.  Botulinum ve toxın kelimelerinin kısaltılmasıyla bu ismi almıştır. Yüzde meydana gelen kırışıklıklar, kaz ayağı görüntüsünü gidermede, terleme tedavisinde , şaşılık gibi sağlık sorunlarında botox uygulaması yapılabilir.

Botoksun tüm kaslar üzerinde etkisi olmaz, sadece enjekte edilen bölge üzerinde tesirli olur.

Sorunlu bölgeye yapılan uygulama sonrası sinir uçlarına iletimi sağlayan maddenin salınımı önlenir. Ayrıca sinirlerle kaslar ya da ter bezleri arasında oluşan elektriksel iletişimi engeller.

Botoks denildiğinde ilk akla gelen uygulama alanı “kırışıklık ” olsa da, uygulama  aslında ilk olarak göz tembelliği, şaşılık tedavisinde kullanılmıştır.

Yetmişli yıllarda şaşı maymunlar üzerinde denemeler başladı ardından kısa süre içinde insan üzerinde olan denemelere geçildi. 

İnsan üzerinde yapılan çalışmalar başarılı sonuç verdiği için FDA göz seğirmesi ve şaşılık için botulinum toksininin insanlar üzerinde kullanımına onay verdi. 

Botoksun kırışıklıklar üzerinde olan olumlu etkisi Sakramento, Kaliforniya’dan Richard Clark adında bir plastik cerrah tarafından bulundu. Gençlik iksiri olarak piyasa sürülen botoks, 80’li yıllarda ise silah olarak kullanıldı.

Botoks Ne İşe Yarar?

Botoks uygulama alanı geniş bir işlemdir. Estetik görüntünün yanı sıra, göz tembelliği, koltuk altı terleme, şaşılık, migren gibi  birçok sağlık sorununa çözüm sunar.  Botoks, tedavi edici ve koruyucu bir işlemdir. İşlemin en büyük avantajı oldukça kısa sürmesi ve uygulama sonrası kişinin günlük işlerine geri dönebilmesidir. 

Botoks Nerelere Yapılır?

Botoks tıbbi bir uygulama olarak kullanılmaya başlanan ancak sonrasında estetik alanda da tercih edilen bir işlemdir. Botoksun  en sık yapıldığı bölgeler şunlardır:

  • Kırışıklık ve kaz ayakları için göz ve çevresi
  • Alın bölgesinde meydana gelen çizgiler için alın bölgesi
  • İki kaş arası
  • Çene çizgisi
  • Yanak bölgesi
  • Boyun ve dekolte bölgesi
  • Dudak bölgesi
  • El ayak terlemesi için el ayak bölgesi
  • Aşırı koltuk altı teri için koltuk altı bölgesi

Botoks Hangi Hastalıklar İçin Kullanılır?

Botoks ilk başlarda göz sorunlarını gidermek için kullanılan bir yöntemdir.  Botoksun kullanıldığı hastalıklar şunlardır:

  • Yüz felci
  • Tek taraflı yüz spazmı
  • Koltuk altı aşırı terleme
  • El ve ayak aşırı terleme
  • Migren
  • Vücutta farklı yerlerde oluşan spazmlar
  • Boyun duruş bozukluğu
  • Çene kasılması
  • Diş gıcırdatma
  • Kırışıklık ve kaz ayakları

Botoks Yüzde Nerelere Yapılır?

Gençlik iksiri olarak piyasaya sürülen botoksun insanlar arasında bu kadar ilgi görmesinin en büyük nedeni yaşlanma belirtilerini ortadan kaldırılmasıdır. Özellikle yüz bölgesinde kırışıklık ve kaz ayağını yok eder, sarkan cildi toplar, cildin canlı ve parlak görünmesine yardımcı olur.

Botox yüzde şu bölgelere yapılır:

  • Göz çevresi
  • Alın bölgesi
  • Dudak bölgesi
  • Çene çizgisi
  • Yanaklar
  • Kaş etrafı
  • İki kaş arası
  • Gülme sonucu oluşan çizgiler

Yüz Botoksu Ne İşe Yarar?

Yüzde bulunan mimik kasları sürekli çalışır. Mimik kaslarının sürekli çalışması zamanla kasları kaplayan cildin kırışmasına neden olur.  Cilte oluşan kaz ayakları, daha derin kırışıklıklar yüz ifadesini değiştirir, yaşlı ve yorgun görünmesini sağlar. Bu çizdiler kaş arası, göz çevresi, alın ve dudak etrafinda ortaya çıkar. Botoks sayesinde mimik kaslarının çalışması azalır, yüzün kırışık görüntüsü gider. Kişi daha canlı, genç ve sağlıklı bir görünüme kavuşur.

Baby Botoks Nedir?

Baby botoks, yüzde donuk ifade oluşturmadan, yüzün ihtiyaç duyulan bölgelerine düşük dozda uygulanan yöntemdir. Baby botoks “minimal botoks” olarak da bilinir.

Botoks estetik alanında yıllardır kullanılan bir uygulamadır. Ancak bu uygulama ilk başlarda yüzde olan mimikleri tamamıyla kısıtlamıştır. Bunun sonucu yüzde donuk bir ifade, sevinç yada üzüntünün belirgin olmaması  gibi istenmeyen sonuçlar doğurdu.

Baby botoks sayesinde mimikler tamamıyla engellenmez, kişinin yüzünde tek tip donuk ifade oluşmaz. Baby botoks yüzdeki kırışıklıklar ve kaz ayaklarını yok ederken kişinin mimiklerinin korumayı sağlayarak kişiye doğal bir görünüm sağlıyor. Kişi mimik kullanırken hafif çizgiler oluşabiliyor ancak mimik kullanılmadığı zaman cilte çizgi ve kırışık görünmüyor.

Baby Botoks Nerelere Uygulanır?

Son zamanların gözde uygulaması olan baby botoks yüzün her yerine uygulanmaz. 

Baby botoksun yüzde uygulandığı alanlar şunlardır:

  • Kaş arasında oluşan dikey çizgiler
  • Göz çevresinde oluşan kaz ayakları
  • Alın bölgesinde oluşan yatay çizgiler

Bunların dışında kaş kaldırma operasyonu için de baby botoks kullanılabilir.

Baby Botoks Ne Zaman Etkisini Gösterir?

Baby botoks enjeksiyonlarında da botulinum toksini kullanılır. İşlem sırasında uygulanan doz miktarı kişinin ihtiyacına göre değişir.  İşlem 15 dakika gibi kısa sürede yapılır.  Minimal botoks olarak da bilinen baby botoksun etkisi 1 yada 2 gün içinde görülür.

Masseter Botoksu Nedir?

Masseter kası, çene bölgesinin yan kısmında olan en güçlü çiğneme kasıdır. Zamanla masseter kası dışarıdan görülebilecek kadar büyür.   Bu kasın büyümesi sağlık açısından sorun oluşturmaz. Fakat masseter kasının fazla büyümesi dış görünüş olarak rahatsız edebilir.

Masseter kasının fazla büyümesi uykuda diş sıkma ve diş gıcırdatma gibi sorunlar oluşturabilir.  Master kasının fazla büyümesi kadınlarda da görülür, bu durumu yaşayan kadınların yüz hatları sertleşir ve erkeksi bir görünüm kazanır.

Masseter botoksu cerrahi işlem olmadan yüz yapısının incelmesini sağlar.

Masseter botoksunun faydaları şunlardır:

  • Çene yapısı incelir, yüzde ince ve oval bir görünüm elde edilir
  • Diş sıkma, diş gıcırdatma sorunlarına çözüm olur. Bu sayede bu sorunların neden olduğu ağrılar yok olur.
  • Çene kaslarının boyutu küçülür.

Akupunktur Tedavisi

Akupunktur, insanlık tarihi boyunca kullanılan en eski tedavi yöntemlerinden biridir. Milattan önceye dayanan bu tedavi yöntemi top tarihinin en eski kitabı olarak bilinen, Çin Sarı Krallık zamanında kaleme alınan  (M.Ö 2597-2697) “Huang Di Nei” (Klasik Dahiliye) kitabında akupunkturdan söz edilmiştir. 1970 yılından itibaren Dünya Sağlık Örgütü tarafından desteklenen akupunktur birçok sağlık sorununu tedavi eder. 

Akupunktur Nedir?

Akupunktur, vücudun belirli noktalarına iğne batırılması ile yapılan geleneksel bir tedavi yöntemidir.  Bu tedavi yöntemi Çin’de başlayıp diğer ülkelere yayılmıştır. 1970 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul edilen akupunktur dünyaya yayılarak birçok sağlık sorunu için kullanılmaya başlandı.

Akupunktur tedavisi, vücutta olan enerji dengesizliğinin düzeltmeyi ve organizmaların kendi kendini tedavi etmeyi  amaçlar. Çince çevirisi “iğne ve yakı” anlamındadır. Taş devri zamanından beri kullanılan bu yöntem günümüzde geliştirilerek daha faydalı hale geldi.

Akupunktur Nasıl Yapılır?

Akupunktur yaptırmadan önce hasta doktor tarafından genel sağlık muayenesi yapılır. Gerekli görülürse laboratuvar ve radyolojik testler istenebilir. Muayene ardından şikayet olan bölgeye göre hasta yüzüstü yada sırt üstü yatırılır. Duruma göre oturarak da işlem yapılabilir.

Hastanın şikayetine göre uygun noktanın cilt altı veya kas içine akupunktur iğneleri batırılır. İğneler bazen 20-25 saniye kadar bekletilip çıkarılabilir. 

Akupunktur İğneleri

Tedavide kullanılan iğnelerin tarihi M.Ö 550 yıla dayanır. M.Ö 550 yılında IBAN taşlarından akupunktur iğneleri yapıldığı tespit edilmiştir.  Zaman ilerledikçe iğne yapımı için taş yerine  kemik, balık kılçığı, bambu gibi malzemeler kullanılmıştır.

Günümüz şartlarında ilerleyen teknoloji ile akupunktur iğneleri oldukça gelişti.  Tedavide kullanılan iğneler neredeyse kıldan ince ve oldukça sivri uçludur. İğnelerin uzunluğu 0,5 ila 8 cm arası değişiklik gösterir. Akupunktur iğnelerinde çeşit fazladır. Ancak en çok tercih edilen çelik iğnelerdir, bezen altın ve gümüş iğneler kullanılabilir.

İğneler çoğunlukla tek kullanımlıktır.  Bazı tedavilerde iğneler ameliyathane sterilizasyonu sistemiyle steril edilerek tekrar kullanılabilir.

Akupunktur Neyi Tedavi Eder, Hangi Hastalıklara İyi Gelir?

Geleneksel bir tedavi yöntemi olan akupunktur vücudun enerji dengesini düzgün çalışmasını ve vücudun kendi kendini onarmasını sağlar. 

Akupunkturun iyi geldiği hastalıklardan birkaçı şunlardır;

  • Depresyon gibi psikolojik sorunları,
  • Bağırsak hastalıkları,
  • Solunum yolu hastalıkları,
  • Kronik yorgunluk,
  • Kadın hastalıkları,
  • Bel ve diş ağrısı,
  • Yatak ıslatma,
  • Yüz felci,
  • Disk sorunları,
  • Migren,
  • Parkinson,
  • Zayıflama,
  • Sigara, alkol bırakma,
  • Kısırlık, tüp bebek,
  • Guatr,
  • Tenisci dirseği,
  • Kireçlenme romatoid artrit gibi birçok hastalığı tedavi eder.

Akupunkturun Faydaları Nelerdir?

Akupunkturun başlıca faydaları şunlardır:

  • Yan etkileri yok denecek kadar azdır.
  • İşin ehli tarafından yapıldığı sürece oldukça güvenlidir.
  • Ağrı kesici etkisi vardır, ilaç kullanamayan kişilere yardımcı olur.
  • Var olan diğer tedavilerle uyumludur.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara karşı koruyucu olur.
  • Alerji kaynaklı burun tıkanıklığı, burun akıntısı gibi kronik sorunları giderir.
  • Alerji mekanizmasını düzenler.
  • Akupunktur yoksunluk sendromunu iyileştirir. Bu sayede sigara, ilaç, alkol gibi bağımlılıklardan kurtulmaya yardımcı olur.
  • Vücutta meydana gelen ağrıları gidermeye yardımcı olur.
  • Ruhsal sorunların tedavisinde yardımcı olur.

Akupunktur ile Zayıflama

Akupunktur zayıflamak isteyen kişilere yardımcı olur. Tedavi, vücudun enerji akışını düzenleyerek vücudun kilo vermesini sağlar.  Akupunktur ile zayıflama için kişinin dalak, karaciğer, tiroid bezi gibi noktaları hedef alan işlem yapılır. Zayıflamak için en önemli akupunktur noktaları kulakta bulunur.  Kulak bölgesinde olan akupunktur noktaları vücuttaki tüm organları etkiler. Kulak ve beyin arasında mesafenin kısa olması da önemli bir etkendir. Zayıflamak için akupunktur iğneleri ortala 10 gün kulakta kalabilir.

Akupunktur ile zayıflama şu şekilde olur:

  • Akupunktur iştah kontrolü sağlar, iştahı azaltır.
  • Metabolizmayı hızlandırır.
  • Stresi azaltır bu sayede stres kaynaklı gereksiz gıda alımı olmaz.
  • Beyindeki açlık merkezini bastırır, açlık ve tatlı krizlerini önler.
  • Toksinler vücuttan atılır.
  • Yağ yakımı hızlanır.
  • Akupunktur beyinde noradrenalin seviyesini azaltır, mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin ve endorfin seviyesini artırır. Bu sayede kişi yemek yemeden mutlu olur.
  • Sindirimi düzenler.

Akupunktur Çeşitleri

Akupunktur çeşitleri vücut üzerinde bulunan uygulama bölgesine göre adlandırılır. Akupunktur çeşitleri şunlardır:

  • El akupunkturu
  • Ayak akupunkturu
  • Burun akupunkturu
  • Yüz akupunkturu
  • Vücut akupunkturu
  • Kulak akupunkturu

Vücut akupunkturu

Bu yöntem organların düzenli ve sağlıklı çalışmasını sağlar. Metabolizmayı çalıştırır, bağışıklığı güçlendirir.

Kulak akupunkturu

Kulakta olan noktalar neredeyse tüm vücudu ilgilendirir.  Zayıflamanın yanı sıra birçok hastalık tedavisinde kulak akupunkturu önemli rol sahibidir.

El akupunkturu

El üzerinde olan noktaları uyarılarak yapılır. Özellikle baş ağrısı için yapılan bir yöntemdir. 

Akupunktur Tedavisi Ne kadar Sürer?

Seans süresi kişiden kişiye değişir. Bir seans ortalama olarak 15-20 dakika sürer, bu süre  bazen bir saate kadar uzayabilir. Seans sıklığı kişinin şikayetine göre günlük yada haftada birkaç gün olarak belirlenir. 

Akupunkturun Yan Etkileri

Türkiye’de bu tedavi işin eğitimini almış doktorlar tarafından yapılır. İşin uzmanı bir doktora yaptırılan akupunkturun neredeyse hiç bir yan etkisi yoktur.  Bu tedavide herhangi bir ilaç yada madde verilmez. 

Hamileler Akupunktur Yaptırabilir mi?

Hamileliğin ilk üç ayı da dahil hamilelik boyunca akupunktur yapılabilir.  Hamilelik nedeniyle meydana gelen mide bulantısı, baş ağrısı, kabızlık gibi şikayetleri gidermede etkili bir yöntemdir.